ÜNLÜ OLMAK BAŞKA BİR ŞEY

Eskiden ünlü olmak, yıllarca emek vermek demekti. Sahneye çıkmak, setlerde rol almak, şarkı söylemek .Hepsi bir sürecin sonucu olarak parlamayı getirirdi. Bugün ise dijital çağda her şey çok hızlandı. Bir TikTok videosu, bir Instagram paylaşımı, hatta bir Reels… Bir bakıyorsunuz milyonlarca kişi izliyor, herkes konuşuyor. Ama popüler olmakla gerçek ünlü olmak aynı şey mi?

Bence değil. Gerçek ünlü, sadece görünür olan değil; yıllar geçse de hatırlanan, iz bırakan kişidir. Türkiye’de buna örnek çok. Hadise, yıllardır sahnede ve hâlâ gündemde. Şarkıları sadece geçici bir popülerlik yaratmıyor; her albümü, her konseri bir olay oluyor. Serenay Sarıkaya ise güzelliği kadar duruşu ve projelerindeki performansıyla da konuşuluyor. Kıvanç Tatlıtuğ’un ekranlardaki varlığı, yıllar geçse de hayran kitlesini büyütmeye devam ediyor. Demet Akalın’ı saymıyorum bile; sadece şarkıları değil, söylemleriyle de magazin dünyasının vazgeçilmezi hâline geldi.

Peki, dijital çağda ortaya çıkan yeni yıldızlar ne olacak? Sosyal medyada bir gecede parlayan isimler var, ama çoğu aynı hızla sönüyor. İşte burada fark ortaya çıkıyor: Gerçek ünlü olmak, popülerlikten daha fazlasını gerektiriyor. Karizma, duruş, iz bırakmak, ve en önemlisi zamana karşı direnci…

Okurlara bir soru sormak isterim: Sizce günümüzde kim gerçekten “ünlü” olmayı hak ediyor? Sadece ekranlarda ya da sosyal medyada görünmek yeterli mi, yoksa kalıcı iz bırakmak mı önemli? Bu sorunun cevabı, magazin dünyasının hızla değişen yapısında bile bir ölçüt olabilir.

Sonuç olarak, dijital çağ bize hızlı bir popülerlik sunuyor ama gerçek ünlü hâlâ zamana meydan okuyan, nesiller boyunca konuşulan,iz bırakan kişidir. Ünlü olmak, sadece bugünün değil, yarının da konuştuğu isim olabilmektir. Ve işte bu yüzden “ünlü” kavramı hâlâ bambaşka bir yerde duruyor.

Didem TÜRKMEN