KENDİ IŞIĞIYLA MEŞGUL OLAN, BAŞKASININ IŞIĞINA ÖNYARGILI OLMAZ
19 Kasım 2025, Çarşamba 13:25Hayatın her alanında insanlar parlamak ister. Kimileri bu parlaklığı sahip oldukları unvanla, kimileri yetenekleriyle, kimileri de karakterleriyle gösterir. Ancak parlamaya çalışırken çoğu zaman unuttuğumuz bir gerçek vardır.Gerçek ışık, dışarıdan değil içeriden doğar. Ve kendi ışığıyla meşgul olan bir insan, başkasının ışığına gölge düşürmek için çaba harcamaz.
İş dünyasında, sahnede, sosyal hayatta veya insan ilişkilerinde… Parıltısını içsel bir emekten alanlar; başkalarının başarılarından rahatsız olmaz, aksine o başarıya tanıklık etmekten güç alır. Çünkü bilirler ki başkasının ışığı, kendi ışığını söndürmez. Işık paylaşılınca çoğalır.
Önyargı ise ışığın olmadığı yerden beslenir. İçinde karanlık olan, kendini görmekten kaçan, potansiyelini sahiplenmeyen kişi, başkasının parladığını gördüğünde bunu tehdit olarak algılar. Böyle insanlarda kıyaslama duygusu devreye girer, ardından yargı ve sonrasında önyargı gelir. Oysa öz ışığıyla meşgul olan kişi için kıyaslamanın anlamı yoktur. Çünkü, rekabeti başkalarıyla değil, kendi dünüyle yapar.
Başkasının başarısını alkışlayabilmek, kişinin kendi içsel özgüveninin ve olgunluğunun işaretidir. Bu olgunluk, liderlikte de yaşamda da en değerli özelliktir. Parlayan birini gördüğünde kıskançlık değil, ilham duyarsın. Yargı değil, saygı üretirsin. Çünkü kendine güvendiğinde, başkasının ışığını tehdit olarak değil, güzel bir manzaranın parçası olarak görürsün.
Bugün bireysel ve kurumsal anlamda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey tam da budur.
Birbirinin ışığını söndürmeye değil, ışığını büyütmesine izin veren insanlar ve ortamlar.
Kendi ışığıyla meşgul olan insanlar; üretir, geliştirir, katkı sunar, anlar ve destek olur. Onlar için başarı “ben” ile değil, “biz” ile anlam kazanır.
Sonuç olarak…
Her insanın bir ışığı vardır, fakat herkes kendi ışığını tanımak için cesaret gösteremez. Kendini tanıyan, potansiyelini kabul eden ve kendi parıltısıyla meşgul olan biri kimsenin ışığına önyargıyla bakmaz. Çünkü bilir ki hakiki ışık yarışa, kıyasa, ön yargıya ihtiyaç duymaz.
Ve belki de bu yüzden ne kadar kendi ışığımızla meşgul olursak, o kadar çok aydınlanırız.
Didem TÜRKMEN


Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.